Var olanlar, yapılanlar, yanlışlar ve yapılması gerekenler. Özünde bütün yazının anlatacağı şey bu. Artık etrafımda o kadar çok hayalsiz insan görüyorum ki(hayallerini kendi kendine yıkan, ilk umutsuzlukta vazgeçen, neye sarılması gerektiğini bilmeyen...), ister istemez bu başlıkların anlattığı onlarca düşünce beynimde vızıldamaya başlıyor. Kişi, o kadar tuhaf yetiştiriliyor ki, çocuğun kendi başına istediği zaman "Ben büyüğüm" ve "Ama ben daha büyümedim" demesi bile normal... Daha ebeveyni ne halt edeceğini bilmiyor, bir de çocuk yetiştirmeye kalkıyor o haliyle. İşin yoruma açık tarafı, yetiştiriyor da. Ama yeterli mi, değil mi. Tamam bakıyorsun bir birey var önünde. Sağlıklı, maddi bakımdan sorunu yok, manevi olarak da yeterli (mi?). O parantez içi zaten beni aldı götürdü ta öbür taraflara kadar ya...
Çocukluk evresi her şekilde yaşanan ve kişiye göre süresi değişen bir dönem. Elbet ki insan bir çocukluk döneminden geçer. Tamam geçer de, erişkinlik evresine ne zaman girer(Şu ana kadarki yazı psikoloji öğrencisi gibi gitti, yeter)?
Gündüz hayalleri, rüyalar, gözlemler, onlar bunlar derken anladım ki insanın erişkinliğe geçtiği an hayallerine hükmettiği andır. Bilmem farkında mısınız da, kendi kendinize söylediğiniz her şey gerçek oluyor. Ya da ima ettiğiniz. Hayal kurmayı becerebildikten sonra hayatta gerçekleştirebileceğiniz birşeyler oluşuyor. Devlet-i Osmaniali'de terfii temayuz ilim ifran ile olmaz; ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak ten ile temas. Sen istediğin kadar oku, yaz, çiz öğren okulda; okulda öğrendiğinin ne kadarını piyasada kullanacaksın? Farkın olsun diye niyetin varsa, ya yukarıdaki osmanlı deyişinde okuduklarını ayarlayacaksın, ya da hayallerini kuracaksın.
Çocukça geliyor değil mi? Bırak bütün okuldaki ortamı, piyasayı bilmemneyi; git hayal kur. İyi güzel diyorsun da, doğrusu bu(bak lafı nereye bağlıyorum). Sen eğer hayal kurmayı çocukken öğrenemediysen çocukken geçirmen gereken "Çocukluk Evresini" zaten geçirmemişsin demektir, erişkin ama daha "Erişkinlik Evresinde" değilsindir. Kendi kendine büyüdüğüne inanıyor, hayatta kendine ait maddi hedeflere ulaştıkça rahatlıyorsan bu senin bileceğin iş. Ben sana, sana imkansız gibi görünenin formülünü veriyorum. Dünya tarihine adını yazdıranların becerisinden bahsediyorum.
Hayal kur! Ve sonuna kadar inan. Olmayacak duaya amin demekle hayal kurmak arasındaki farkı öğrenir öğrenmez sen zaten bir "Erişkin" oluyorsun. Takım kıyafetler içinde, kravatlı, boyalı ayakkabılı, cebinde blackberrysi olan yuppielerin ne kadar beceriksiz olduklarını gösteriyorum ben sana. Hayatta başarılıymış sandığın insanların ne ile başarabildiklerini söylüyorum, onları geçebileceğini anlatıyorum. O kadar fazlasınız ki, ben asıl kendimi çocuk sayıyorum aranızda. Yetişkin bir çocuğum işte. Bende bu beyin olduğu sürece de aynı şekilde kalmaya devam edeceğim. Sizden daha güzel hissederek, daha anlamlı yaşayarak. Hayal ile halay arasındaki farkı bilerek.
Bana katılmak ister misin?
Çocukluk evresi her şekilde yaşanan ve kişiye göre süresi değişen bir dönem. Elbet ki insan bir çocukluk döneminden geçer. Tamam geçer de, erişkinlik evresine ne zaman girer(Şu ana kadarki yazı psikoloji öğrencisi gibi gitti, yeter)?
Gündüz hayalleri, rüyalar, gözlemler, onlar bunlar derken anladım ki insanın erişkinliğe geçtiği an hayallerine hükmettiği andır. Bilmem farkında mısınız da, kendi kendinize söylediğiniz her şey gerçek oluyor. Ya da ima ettiğiniz. Hayal kurmayı becerebildikten sonra hayatta gerçekleştirebileceğiniz birşeyler oluşuyor. Devlet-i Osmaniali'de terfii temayuz ilim ifran ile olmaz; ya olacak kuvvetli iltimas, ya olacak madeni haz, ya da olacak ten ile temas. Sen istediğin kadar oku, yaz, çiz öğren okulda; okulda öğrendiğinin ne kadarını piyasada kullanacaksın? Farkın olsun diye niyetin varsa, ya yukarıdaki osmanlı deyişinde okuduklarını ayarlayacaksın, ya da hayallerini kuracaksın.
Çocukça geliyor değil mi? Bırak bütün okuldaki ortamı, piyasayı bilmemneyi; git hayal kur. İyi güzel diyorsun da, doğrusu bu(bak lafı nereye bağlıyorum). Sen eğer hayal kurmayı çocukken öğrenemediysen çocukken geçirmen gereken "Çocukluk Evresini" zaten geçirmemişsin demektir, erişkin ama daha "Erişkinlik Evresinde" değilsindir. Kendi kendine büyüdüğüne inanıyor, hayatta kendine ait maddi hedeflere ulaştıkça rahatlıyorsan bu senin bileceğin iş. Ben sana, sana imkansız gibi görünenin formülünü veriyorum. Dünya tarihine adını yazdıranların becerisinden bahsediyorum.
Hayal kur! Ve sonuna kadar inan. Olmayacak duaya amin demekle hayal kurmak arasındaki farkı öğrenir öğrenmez sen zaten bir "Erişkin" oluyorsun. Takım kıyafetler içinde, kravatlı, boyalı ayakkabılı, cebinde blackberrysi olan yuppielerin ne kadar beceriksiz olduklarını gösteriyorum ben sana. Hayatta başarılıymış sandığın insanların ne ile başarabildiklerini söylüyorum, onları geçebileceğini anlatıyorum. O kadar fazlasınız ki, ben asıl kendimi çocuk sayıyorum aranızda. Yetişkin bir çocuğum işte. Bende bu beyin olduğu sürece de aynı şekilde kalmaya devam edeceğim. Sizden daha güzel hissederek, daha anlamlı yaşayarak. Hayal ile halay arasındaki farkı bilerek.
Bana katılmak ister misin?
No comments:
Post a Comment